BIST 100 9.132,16 % 0,57
USD/TRY 32,3873 % 0,13
EUR/TRY 35,0446 % 0,08
Piyasalar
9.133,03
% 0,58
32,3873
% 0,13
35,0446
% 0,08
1,0796
% 0,07
47,74
0,09
2.229,87
% 1,60
87,00
% 1,86
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Başkanlık koltuğuna giden kestirme yol savaştan mı geçiyor?

Bloomberg köşe yazarı Jonathan Bernstein, Donald Trump başta olmak üzere birçok ABD Başkanı'nın şöhreti ve dış politika kararları arasındaki bağlantıyı kaleme aldı

Başkanlık koltuğuna giden kestirme yol savaştan mı geçiyor?
JONATHAN BERNSTEIN 25 08 2017, 12:14

Bir yandan Kuzey Kore'ye savaş tehditleri savuran ABD Başkanı Donald Trump'ın diğer yandan askerlerini Afganistan'a sokmak istemesi bir soruyu akıllara getiriyor: Bu durum popülaritesini nasıl etkileyecek.

2012'de attığı bir tweette "Anketler Obama için oldukça kötü görünüyor. Görünen o ki kazanmak için büyük bir savaş çıkarmak zorunda kalacak" diyen Trump'ın Afganistan, Kuzey Kore, İran ya da başka bir "sorunlu" yabancı hedef için gerçekten ne düşündüğü hakkında bir şey söyleyemem. Ancak birinci Başkanlık döneminin ilk yılında kendisine yönelik güven oyu olağanüstü düşük seviyelerde. 

Siyaset bilimcisi Richard Brody, eski başkanlar Harry Truman ve Ronald Reagan'ı da kapsayan  araştırmasında başkanlık güveni ve dış politika krizleri arasındaki ilişkiyi inceledi. Buna göre, oy verenler yabancı bir düşmanla karşı karşıya kaldığında Başkan'ın etrafında toplanmayı tercih ediyor. Ancak amaçlanan başarı topluma hükmetmek için yeterli olmuyor. Diğer partinin de Başkan'ın hamlelerine onay vermesi gerekiyor.

Bu, popülaritesi az olan başkanlarda bile gerçekleşebilecek bir senaryo. 1979'da Amerikan diplomatların İran'da rehin alınmasının ardından Cumhuriyetçiler, Demokrat Başkan Jimmy Carter'ı desteklemişlerdi. Ancak Demokrat Parti'yi destekleyenler arasındaki kötü şöhret düşünüldüğünde, aynı şeyin Trump için geçerli olacağı pek olası değil. 

Her ne kadar Trump, Demokratların da güvenini kazanacağından emin olsa da, Brody'nin gözlemlediği etkiler göreceli olarak küçüktü. Ömrü kısa olan yüzde 5 orandan öteye gidemedi. Söz konusu oran da Trump'ın 7 Nisan'da Suriye'ye hava saldırısı başlatmasıyla belirginleşti. FiveThirtyEight'in anketine göre, Trump'a güven 3 Nisan'da yüzde 39,8'ken, 4 Mayıs'ta yüzde 42,4'e çıktı.

Trump'a güvenin rallisi zayıf kalsa da tarih, daha kuvvetli  iki yükseliş gördü: Birincisi Baba Bush'un Körfez Savaşı'nı başlattığı 1991'in ocak ve şubat ayları, ikincisi oğul Bush dönemindeki 11 Eylül saldırıları. Her iki olayda da başkanlara güven oyu en az yüzde 30 fırladı. Bu iki tarihten sonraki üçüncü büyük güven oyu artışı ise yüzde 15 seviyesiyle Irak Savaşı döneminde gerçekleşti.

Birinci Bush döneminde George H.W. Bush, ralli etkisinin geçici doğasını en dramatik şekilde  tecrübe etti. FiveThirtyEight verilerine göre 1990'da yüzde 52 oranında olan popülaritesi 1991'in başlarında zirve yaparak yüzde 85'e çıktı. Ancak bir yıl içerisinde söz konusu oran yeniden yüzde 50'ler seviyesine geriledi ve Bush, Kasım 1992'de koltuğu Bill Clinton'a kaptırdı.

Körfez Savaşı, gücün yabancı topraklarda kullanılmasının en muhtemel sonucuydu ancak Bush'un ikinci dönemine de izin vermedi. Savaş çok çabuk bitti. Hatta neredeyse küresel olarak bu "başarı" olarak kabul edildi. Ölü sayısı korkulandan azdı. Ancak yabancı bir askeri operasyonun "iyi" gideceğini, hatta bir başkanlık için zehirli olup olmayacağını kimse garantileyemez.  Tıpkı Harry Truman'ın Kore'de, Lyndon Johnson'ın Vietnam'da, George W. Bush'un Irak'ta tecrübe ettiği gibi. Bu isimlerin kaybettiği güven açık bir şekilde görülürken, Barack Obama'nın Libya müdahalesi gibi "göreceli" daha az riskli bir operasyon bile tahmin ettiğinden daha fazla sorun çıkardı.

Yani ortada güçlü bir kanıt var: Savaş, başkanlık şöhretine giden kestirme bir yol değil 


* Teksas ve DePauw Üniversiteleri Öğretim Üyesi Jonathan Bernstein'ın, Bloomberg View için kaleme aldığı köşe yazısından çevrilmiştir.

** Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve BusinessHT'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir. Ayrıca burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değil, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. 

Yukarı

Business HT×