BIST 100 9.645,02 % -0,50
USD/TRY 32,5900 % 0,21
EUR/TRY 34,7925 % 0,44
Piyasalar
9.645,02
% -0,50
32,5901
% 0,21
34,7968
% 0,45
1,0667
% 0,13
45,35
-0,09
2.310,99
% -0,70
86,18
% -0,94
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Dövize hangi önlemler gelir?

BlooombergHT Ekonomi Koordinatörü Gökhan Şen şirketlerin döviz riskine karşı alınan önlemleri yazdı

Dövize hangi önlemler gelir?
GÖKHAN ŞEN 09 02 2017, 09:31

Son dönemin oldukça ilgi çeken konularından biri Türkiye'nin sahip olduğu döviz borcu. Türkiye denince akla gelmesi gereken kamu ve özel sektör. Bu iki aktörün toplam borçlarından bahsediyoruz. Burada iki haber var. İyi haber, borç kamuya ait değil. Kötü haber, borç yüksek ve hızlı şekilde buraya geldi. İşte bu sebeple, döviz borcu ve riski derken atıfta bulunulan yer burası. Bulunmaya çalışılan çözüm de burayla ilgili.

BORCUN KÜNYESİ

Özel sektörün 1 yıldan kısa süreli olarak dişe dokunur bir net borcu yok, hatta neredeyse hiç yok. Bu vadede tüm şirketlerimizin net borcu 5 milyar dolar civarında. Uzun vadede ise sayı büyüyor. Özel sektörün kısa + uzun vadeli brüt dış borcu 290 milyar dolar büyüklüğünde. Uzun vadeli borcun büyüklüğü ise 210 milyar dolar. Elbette elinde döviz varlığı olan da var, uzun vadeli kredi sağlamış olan da. İhracat yaptığı için sürekli döviz girdisine sahip şirketlerimiz de var - borcunu hedge edenler olduğu gibi (finansal işlemler ile döviz riskini bertaraf eden).

Şimdilerde hem diğer yetkili kurumlar hem TCMB, şirket verilerini bankalardan topluyorlar. İşleri bittiğinde nerede ne var anlamış olacağız. Evet, elimizde vadeye ya da sektöre göre ham veriler mevcut. Ne var ki detay bilmiyoruz. İşte bu geç kalmış çalışma da buna yardımcı olacak. İçinde olduğu rekabet ortamını anlamayan yarışmacı tutturacağı koşu temposunu da bilemez.

Veriler toplanıp manzara görüldükten sonra önlemler gelecek. İşte bu önlemler için uluslararası örnekler inceleniyor. Örnekler öyle olmalı ki hem bizim gibi büyümeye aç ve bunu kısmen döviz ile fonlayan hem de risk biriktirmiş örnekler olmalılar.

Bu anlamda Hindistan ve Endonezya doğru örnekler olabilir.

 

RİSK, ÖNLEM GETİRİYOR

Kredi büyümesini tasarruf açığı sebebiyle dış kaynaklarla fonlamak zorunda olan bizim gibi ülkeler için toplam riski de yönetmek gerekiyor. Tek tek döviz borcu biriktiren bu firmaların toplam yükümlülükleri makro bir değere işaret ediyor ve hepimizin sorunu. İstihdam açısından, yatırım açısından ve paranın dolaşımı açısından. Bankaların bilançolarına olan etkisini saymıyorum bile.

2000'li yıllara şöyle bir göz ucu ile bakınca Hindistan'ın yüzde 6'nın, Endonezya'nın ise yüzde 5'in altına büyümesini düşürmeyi pek sevmediklerini görebiliriz. Endonezya'da döviz cinsi kredilerin payı tüm kredilerin içinde yüzde 15. Hindistan'da ise dış borcun kabaca 1/3'ü özel sektöre ait (175 milyar dolar). Üstelik iki ülkede de bu birikim aynen bizde olduğu gibi son 10 yılda sert şekilde artmış durumda.

2008 küresel krizi ile birlikte düşen faizler, değer yitiren dolar, getiri arayışı gibi faktörler bu döviz birikiminin tetikleyicileri. Küresel merkez bankalarının uyguladıkları bilanço genişletmesine dayanan politikalar bu ülkelere giren dövizin en büyük tetikleyicisi. Faizleri düşürüp kendi para birimlerini değersizleştiren ve onların ödediği faizi sıfıra çeken bankaların özendirdiği dövizler şimdi el yakıyor.

İşte bu risk artık önlem gerektiriyor.

İKİ ÜLKE MODELİ

Bu ülkelerin 2014 yılında devreye aldıkları makro ihtiyati politikalar var. Bu tedbirler tamamen toplam döviz riskini yönetmeye adanmış durumda*. Ne yapıyorlar?

Hindistan, şirketlerden ham datayı topluyor. Kimin ne kadar açık pozisyonu olduğunu belirliyor ve ardından bu şirketler ile çalışan bankalara bir yükümlülük getiriyor. Bu bankalar, riskleri, artan oranlarda karşılık ödeyerek dengeliyorlar. Hesaplamalar çeyreklik yapılıyor ancak kurun çok dalgalandığı dönemlerde bu aylığa dönüşüyor.

Endonezya'da ise hem borçlanma öncesi hem de sonrası tedbirleri mevcut. Borçlanacak şirketlere kredi derecelendirme zorunluluğu getirmekten kısa vadeli borca karşılık döviz geliri aranması gibi şartlar var. Hiçbiri olmuyorsa hedge etme zorunluluğu geliyor. Hintliler çözümü bankacılık sistemini düzenlemede bulurken Endonezyalılar ise likidite riskine ve şirketlere odaklanmışlar.

İşte şimdi bizde de bu ikisine yakın bir model göreceğiz. Bankacılık otoritesi ve TCMB çalışıyorlar. Şirketler belirleniyor, riskler toplanıyor. Bundan sonra hem bankalara hem de şirketlere karma bir model gelebilir. Geç kalmış ancak oldukça yerinde bir uygulama. Geç kalmış çünkü Reel Efektif Kur 2003 seviyelerine kadar düşmüş. Yerinde çünkü bugün ülkemizde verilen her 2 liralık ticari kredinin 1 lirası döviz cinsinden verilmiş.

Bitirirken, bir konuyu tekrar hatırladım ne yazık ki. Bu iki ülke 2014'te kendi risklerini görüp önlem alırken bizim merkez bankamız yıl sonu dolar/TL tahmini yapıyordu. Neyse, zararın neresinden dönsek kârdır...


* https://tcmbblog.org/tr/riskine-karsi-politika-uygulamalari-hindistan-endonezya-ornegi/ 

** Lisans eğitimini Marmara Üniversitesi Aktüerya, yüksek lisans eğitimini aynı üniversitesinin Finans Bölümü'nde tamamlayan Gökhan Şen, kariyerine 2007'de Ata Yatırım’da Yatırım Danışmanı olarak başladı. 2010-2013 yılları arasında Bloomberg HT’de Araştırma Müdürlüğü yapan Şen, görevine Ekonomi Koordinatörü olarak devam etmektedir.

*** Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve BusinessHT'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir. Ayrıca burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değil, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Yukarı

Business HT×