BIST 100 9.716,70 % -0,06
USD/TRY 32,5329 % -0,11
EUR/TRY 34,9433 % 0,26
Piyasalar
9.716,70
% -0,06
32,5331
% -0,10
34,9543
% 0,29
1,0715
% 0,15
45,00
-0,35
2.333,16
% 0,73
87,33
% -0,78
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Tarımda kadının kendisi var ama adı yok

Türkiye’de tarımda istihdam edilen 6 milyon çalışanın yüzde 47’sini (2,85 milyon) kadınlar oluşturuyor ama tarımda çalışan kadınların yüzde 95’inden fazlası kayıt dışı çalışıyor. Yani, tarım sektöründe kadının kendisi var ama adı yok...

Tarımda kadının kendisi var ama adı yok
BÜLENT GÜLÇUBUK 08 12 2015, 13:38

Türkiye İstatistik Kurumu 2015 Mayıs verilerine göre Türkiye’de tarımda istihdam edilen 6 milyon çalışanın yüzde 47’sini yani yarıya yakınını (2,85 milyon) kadınlar oluşturuyor.

Neredeyse işgücüne katılan her 2 kadından da birisi tarımda yer alıyor. Oysa her 6 erkekten biri tarımda çalışıyor. Tarım sektörü Türkiye’de kadınların en fazla iş alanı bulduğu daha doğrusu bulmak zorunda kaldığı bir sektör.

Kadınlar ülkemizde tarımsal üretimin ve gıda güvencesinin temel taşını oluşturuyor. Çünkü tarımsal üretimin yüzde 50’den fazlası kadınlar tarafından gerçekleştiriliyor. Bu nedenle kadınlar tarımın vazgeçilmez aktörleri konumunda. Fakat “Bu kadınlara devlet, hükümetler ve toplum hak ettiği karşılığı veriyor mu?” diye sorduğumuzda ortaya kocaman bir “sıfır” çıkıyor. Temel veriler ne yazık ki bunu doğruluyor. Çünkü; tarımda çalışan kadınların yüzde 95’inden fazlası kayıt dışı çalışıyor. Yani, sosyal güvenlik haklarından mahrumlar.

Tarımdaki kadınlar kendi adlarına girişimci olamıyor. Kendi hesabına çalışan veya işveren konumundaki kadın oranı yüzde 5’i ancak zorluyor. Tarımda çalışan kadınların yüzde 80’ine yakını ücretsiz aile işgücü olarak çalışıyor. Tarımda çalışan, kırsalda yaşayan kadınlar arasında “tarım veya tarım dışı girişimcilik” binde 1’i bile bulmuyor.

Tarımda çalışan kadınlar için 6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” hiçbir şey ifade etmiyor çünkü kayıt dışı konumda yer alıyorlar. Bu da her türlü risklerle karşı karşıya olduklarını gösteriyor.

Tarımda çalışan kadınlar arasında sayıları yüzbinlerce olan “mevsimlik tarım işçisi” olarak çalışan kadınlar ise en zor çalışma ve yaşam koşullarında yaşamlarını devam ettiriyor. Bu kadınlar yaşamın bütün zorluklarını omuzlarında hissediyor.

Tarımdaki kadınlar arasında ortalama eğitim yılı 5’i bile bulmuyor, bu mevsimlik tarım işçiliğinde 3’ün bile altında kalıyor. Toplam nüfusun yarısını oluşturan kadınlar eğitim, ekonomi, ticaret ve genel olarak sosyal alanlarda çeşitli engellerle karşılaştığı için yoksulluk tarımdaki, kırsaldaki kadınlar arasında daha da yaygınlaşıyor.

Türkiye’de on yıllardır gerek çalışma hayatında gerekse toplumsal-kültürel hayatta işgücüne yoğun katılımı olan tarımdaki kadınlar, çiftçi kadınlar hep ihmal ediliyor ve varlıkları neredeyse yok sayılıyor. Sosyo-politik ve ekonomik önlemlerin, politikaların üretilmesinde çoğunlukla kentteki kadınlar dikkate alınıyor, tarımdaki kadına yönelik ise özel politika araçları geliştirilmiyor. Geliştirilen bazı küçük uygulamalar ise tarımdaki, kırsaldaki kadının ancak ve ancak yüzde 2-3’üne sınırlı bir biçimde ulaşıyor.

Tarımda çalışan kadınlar hiçbir örgütlülüğe sahip değil. Bu ise hak arama, işçi sağlığı ve iş güvenliği, ücret eşitsizlikleri, yaşam koşullarının iyileştirilmesi gibi temel haklara erişmede önemli bir sorun ve engel olarak duruyor.

Toplumun beslenmesinde, gıda güvencesinde, ailelere ekonomik katkı sağlanmasında, ev içi ve ev dışı rolleri yerine getirerek sosyo-kültürel koşulların iyileşmesine katkıda bulunmasında bu kadar çok önemli görevler üstlenen kadınlar ne yazık ki; kayıt dışılık, sosyal güvenlik uygulamalarından yoksun olma, yoksullukla baş başa kalma, girişimci olamama, emek-yoğun işlerde çalışma, mevsimlik tarım işçilikte bir yanda ağır koşullarda çalışma bir yandan da yer yer dışlamacılıktan dolayı toplumun en dezavantajlı gruplarından birini oluşturuyor.

Tarımdaki kadınlar, çiftçi kadınlar kendilerine on yıllardır hep söz verilen iyileştirme politikalarının ısrarlı bir biçimde uygulanmasını bekliyor. Zor yaşam ve çalışma koşullarında toplumun beslenmesinde ve gıda güvencesinde kilit rol oynayan kadınlara karşı, işte bu nedenlerle “Devlet hem özür hem de vefa borcunu yerine getirmek durumundadır” ve de içinde bulunulan koşulları hızla iyileştirme konusunda adımlar atmalıdır.


* Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, Ankara Üniversitesi Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKÇAM) Müdürü olup, kırsal sosyoloji ve kalkınma politikası alanlarında uzmanlaşmıştır.

** Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve BusinessHT'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir. Ayrıca burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değil, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Yukarı

Business HT×