BIST 100 9.716,77 % -0,05
USD/TRY 32,5484 % 0,03
EUR/TRY 34,9567 % -0,05
Piyasalar
9.716,77
% -0,05
32,5484
% 0,03
34,9567
% -0,05
1,0732
% 0,02
44,89
0,00
2.340,04
% 0,32
89,54
% 0,60
En son haberlerden haberin olsun istemez misin?

Bernanke yazdı

Fed Eski Başkanı Ben Bernanke, para politikası uygulamalarını detaylı şekilde analiz ediyor

Ben Bernanke'nin son yazısı: Gelecekte para politikası
BEN S. BERNANKE* 16 04 2015, 10:37

Ocak 2012’de FOMC ilk defa resmi politika yapımı çerçevesini açıklamıştı ve o günden beri her Ocak ayında bu çerçeve yeniden onaylamaya sunulur. Bu yasa çerçevesi FOMC’nin Fed’in en önemli iki hedefi olan fiyat istikrarı ve maksimum istihdama dengeli bir şekilde ulaşmak için politikaya yaklaşımını ele alır. FOMC yüzde 2’lik enflasyon hedefi ve üyelerinin sürdürülebilir işsizlik oranının ne olduğuna dair tahminlerinin yer aldığı raporları düzenli olarak açıklayarak kamuyu da konu hakkında aydınlattı.

FOMC’nin politika çerçevesi, Lars Svensson’un “hedef alma kuralı” olarak adlandırdığı konseptle eş. Hedeflerin baz alındığı bir politika çerçevesinde merkez bankası hedeflerinin değişkenliğini –enflasyon ve istihdam- tahmin eder ve öngörülerini hedeflerine yaklaştırabilmek için uygulayacağı politika stratejisini tanımlar.

Hedefleme kuralları her ne kadar mekanik olmasa da ekonominin yapısındaki değişiklikler veya para politikasının verimli olması için önemli olan transparan bir çerçeve sunarlar.

Politika çerçevesi bence Fed’in iletişimini güçlendirdi. Örneğin Fed’in yüzde 2’lik enflasyon hedefine bağlılığı, önümüzdeki yıl için bankanın politikaya muhtemel yaklaşımı konusunda daha net bir fikir veriyor. Bunun da ötesinde Fed’in fiyat istikrarını izleme konusunda rakamlar vererek hedeflerini daha net ortaya koyması, Büyük Resesyon’a cevap olarak para politikasını ne kadar gevşetebileceği konusunda daha rahat hareket etmesini de sağladı.

Tabii ki her politika çerçevesinin kendine göre dezavantajları olduğunu ele alırsak, Komite’nin çerçeveyi değiştirmek için iki önemli yönü göz önüne alması gerekiyor.

Bunlardan ilki Svensson’un “enstrüman kuralı” olarak tanımladığı ve Fed’in durumunda federal fonlama oranı olan politika enstrümanının nasıl diğer faktörlerle beraber bağlantılandırılacağı. Bu tür kuralların politika hakkında düşünürken yol gösterici olmaları konusunda hiçbir problemim yok. Fakat aynı zamanda karışık ve sürekli değişen bir ekonomide para politikasının tek bir araca bağlı kalmasının da pek mümkün olmayacağından eminim.

Para politikası çerçevesinde değişimin gerçekleşebileceği ikinci muhtemel yön ise hedef bazlı yaklaşımın sürdürülüp hedeflerin değiştirilmesi. Buna yönelik yapılan örneklerin arasında enflasyon hedefini yükseltmek, fiyat seviyesi hedefini değiştirmek veya nominal milli gelirin bazı işlevlerini hedef almak var.

Meslektaşlarım ve ben Fed’de çalışırken bunların üzerinde düşünerek oldukça uzun bir zaman geçirdik ve sanırım teorik argümanlara artık alıştım. Her ne kadar bu alternatiflerden birisini ele almadıysak da yüzde 2 enflasyon hedefinde herhangi sihirli bir şeyin olduğuna inanmadığımı söylemeliyim. Benim enflasyon oranı hedeflerine yönelik desteğim iletişim ve şeffaflıktan kaynaklanıyor. Bütün bunları söylemekle beraber FOMC’nin en azından yakın vadede hedeflerini değiştirmesinin fizibilitesine dair bazı pratik endişeleri dile getirmek istiyorum.

Öncelikle zayıf ve güçlü yanlarıyla Fed’in hali hazırdaki fiyat istikrarı ve maksimum istihdam hedefleri, Kongre tarafından yapılan görev tanımına uyan ve dengeli hedefler. Fed’in diğer değişkenleri hedef alması belki daha iyi sonuçlar üretebilir fakat bunların arasındaki bağlar karışık olmakla birlikte alternatif hedefler bazen görev tanımından uzakta kalabilirler.

İkinci olarak alternatif hedefleri destekleyenler işe bembeyaz bir sayfayla başlamadığımızı hatırlamalılar. Uzun yıllardır Fed ve diğer merkez bankaları enflasyon hedefini yüzde 2 etrafında belirlediler ve politika yaklaşımını bu yönde açıkladılar. Hedefte bir değişiklik beklentilerin yeniden belirlenmesi ve güvenilirliğin uzun vadede yeniden sağlanması konusunda sorunlar ortaya çıkarabilir.

Son olarak para politikası hedefinin değiştirilmesini savunanların en önde gelen argümanlarından bir tanesi sıfıra yakın faiz oranlarıyla baş edebilecek şekilde yaklaşıma geçilmesi. Fakat ekonomik olarak daha proaktif ve daha dengeli mali politika karışımları daha verimli olacaktır. Mali politikaya daha yüksek güven hem daha iyi sonuçlar verir hem de açıklaması daha kolay olur.

PARA POLİTİKASI ARAÇLARI ÜZERİNE

Politika araçlarına gelince: Büyük Resesyon’un derinliği, sıfıra yakın faiz oranlarıyla beraber Fed’in daha genişlemeci politikalara gidebilmesi için yeni yeni politika araçları üretmesine neden oldu ve bunların arasında geniş çaplı varlık alımları ve faiz oranlarının ilerideki seyirlerine dair iyi bir iletişim kurulması gibi değişik araçlar da yer aldı.

Faizlerin sıfır seviyesinden tekrar yükseltildiği bir dönemde bu para politikalarının tekrar rafa kaldırılacağını düşünüyorum. Ana enstrüman yeniden federal fonlama oranı olacak ve iletişim çerçevesi daha önce açıkladığım hedef bazlı politikaya dönecek.

Burada şunu not etmek önemli: federal fonlama oranlarının yeniden ana enstrüman olması Fed’in oldukça geniş bir bilançoya sahip olmasına rağmen mümkün olacak. Her ne kadar banka rezervleri bir süre daha kriz öncesi seviyesine dönmeyecek olsa da Fed’in kısa vadeli faiz oranlarını verimli bir şekilde idare edebilmesi için elinde yeterli politika araçları bulunuyor.

FOMC, Fed’in portföyünü uzun bir süre geniş tutmayı göze aldığını daha önce açıklayarak, bankacılık sistemindeki rezervlerin kriz öncesi seviyelere dönmesini hedeflediği sinyalini vermişti. Tabii ki 14 ay önce Fed’den ayrılmamdan bu yana bankanın içerisindeki tartışmalardan haberim yok fakat bilançoyu kriz öncesinden daha büyük tutma durumu enine boyuna araştırıldı mı merak ediyorum. Aslına bakılırsa büyük merkez bankalarının çoğunluğunun geniş bir bilançosu var ve para politikalarını sorunsuz bir şekilde uygulayabiliyorlar.

Bilançoyu geniş tutmanın avantajlarından bir tanesi özel sektöre esnek olarak sunulan, güvenli, kısa vadeli varlıklar. Özel sektör tarafından bakıldığında Fed’in borçları güvenli, nakit yönetimi veya rezerv likidite olarak kullanılan gecelik varlıklardır.

Şunun altını çizmek istiyorum; şu an Fed’in bilançosu hakkında herhangi bir tavsiyede bulunmuyorum. Bu karışık bir konudur ve daha çok tartışma gerektirir. Benim bugünkü amacım tartışmalara bir katkı sağlamak ve toplumu bu tartışmaların içine daha çok çekmek.   

-----------

*Fed Eski Başkanı, Brookings Enstitüsü

Yukarı

Business HT×